Takiyüddin Rasid’in Hayatı ve İstanbul Rasathanesi

Takiyüddin, Rasathane’nin önünde yardımcısı ve öğrencileriyle birlikte. 

Takiyüddin Er-Rasid, 14 Haziran 1526 tarihinde Şam’da doğuyor. Takiyüddin’in soyunun hangi ırka dayandığıyla ilgili tartışmalar bulunuyor. Süheyl Ünver, Takiyüddin’nin soy şeceresine dayanarak Türk kökenli bir aileden geldiğini söylüyor. Takiyüddin ilk eğitimini ise Şam’da ve müderris babası Maruf Efendi’den alıyor. Daha sonra ailesiyle birlikte 1550 yılı civarında İstanbul’a geliyor.

İstanbul’da Çivizade Mehmet Efendi, Ebussud Efendi, Kutbeddinzade Mehmet efendi gibi dönemin önemli alimlerinin meclislerinde bulunuyor ve onlarla irtibatta kalıyor. Ali Kuşçu’nun torunu olan Kutbeddinzade Mehmet Efendi’den matematik eğitimi alıyor. Böylece bilim anlayışında Semerkant ekolünün önemli bir yeri olmuş oluyor. İstanbul’da bir süre bulunduktan sonra Mısır’a giderek Kahire’de bulunan Şehuniyye ve Saratımışiyye medreselerinde müderrislik yapıyor.

Takiyüddin, Mısır’da 1549-1553 yıllarında vali olan Semiz Ali Paşa’nın kütüphanesinden faydalandığını ve bu sayede Nablus’ta 1559’da, mekanik saatlerle ilgili eserini yazdığını biliyoruz. Takiyüddin, Semiz Ali Paşa’nın 1561-1565 yıllarında yaptığı sadrazamlığı sırasında İstanbul’a ikinci kez geliyor. Edirnekapı’daki Bala Medresesi’nde müderrislik görevi verildiğini biliyoruz. Ancak bazı kaynaklarda Takiyüddin’in bu görevi kabul ettiği yazılsa da kabul etmediği yönünde de yazılar bulunuyor.

Tekrardan Mısır’a dönerek burada medreselerde astronomi konusunda dersler vermeye ve çalışmaya devam ediyor. Mısır’a kadı olarak gelen Kutbeddinzade Mehmed’in oğlu Abdülkerim Çelebi Efendi, Takiyüddin’e Ali Kuşçu, Kadızade-i Rumi ve Gıyaseddin El-Kaşi’nin astronomi eserlerini ve bazı gözlem aletlerini vererek astronomi konusunda teşvik ettiği de biliniyor. Takiyüddin’in bilim anlayışında, özellikle astronomi alanında anlayışının oluşmasında Abdülkerim Çelebi Efendi’nin rolü çok önemli. Hatta Takiyüddin, Optik eserini Abdülkerim Çelebi Efendi’ye ithaf ediyor. Buradan da Abdülkerim Çelebi Efendi’ye değer verdiğini anlayabiliriz.

Takiyüddin, matematik ve astronomi alanunda kendini iyi bir şekilde geliştirdikten sonra 1570 yılında bir daha ayrılmamak üzere İstanbul’a geliyor. 1571 yılında ise Müneccimbaşı Mustafa Çelebi’nin vefatından sonra II.Selim tarafından müneccimbaşı olarak atanıyor. Böylece Galata Kulesi’nde gözlemler yapmaya başlıyor.

Müneccimbaşılık, takvim hesabı yapmayı, usturlab aletine hakim olmayı, yıldızların hareketlerinin matematiksel hesabını yapmayı, zicler konusunda bilgili olmayı ve bu zicleri uygulayabilmeyi gerektiriyordu. Bu konuda temel olarak Semerkant Rasathanesi’nin eseri olan Uluğ Bey Zic’i kullanılıyordu. Takiyüddin, bu zicde eksiklikler ve hatalar olduğunu fark ediyor. Zaman tayininin doğru yapılması İslam dünyası için önemliydi. Bu yüzden Takiyüddin, bu zicin yeniden düzenlenmesi gerektiğini düşünüyordu.

Ve Galata Kulesi’nde birkaç yıl gözlem yaptıktan sonra Takiyüddin’in hazırlıklarıyla, III.Murat’ın izniyle 1575’te İstanbul Rasathanesi kuruluyor. Böylece Takiyüddin, Osmanlı bilim tarihinde rasathane kuran tek müneccimbaşı olarak geçiyor. İstanbul Rasathanesi’ni anlatırken bahsedeceğimiz bazı sebeplerden dolayı Rasathane, 1580 yılında yıkıldıktan sonra Takiyüddin , 1585 yılında İstanbul’da vefat ediyor. Takiyüddin’in mezarının nerede olduğu bilinmemektedir.

İstanbul Rasathanesi’nin Kuruluşu ve Yıkılışı

Takiyüddin Er-Rasid, müneccimbaşı olduktan sonra bir rasathane kurmak için hazırlık yapıyordu. Galata Kulesi’nde gözlem yapmayı sürdürürken bir taraftan da dönemin önemli alimleriyle iletişimini sürdüyor, onların meclislerinde bulunuyordu. Rasathanenin kurulmasında III.Murad’ın hocası Sadeddin Efendi ve Vezir Sokullu Mehmet Paşa, Takiyüddin’e destek veriyordu. Takiyüddin, yeni bir rasathaneye duyduğu ihtiyacını açıkladığı raporu, Sadeddin Efendi ve Vezir Sokullu Mehmet Paşa aracılığıyla III.Murad’a sundu. Bu raporda, daha önce de bahsetmiş olduğumuz Osmanlı’da takvim yapımında temel kaynak olarak kullanılan “Zic-i İlhani” ve “Zic-i Uluğ Bey” ziclerinin doğru sonuç vermediğini ve yeni cetveller hazırlanması gerektiği yazıyordu. Bu şekilde III.Murad’ın da izniyle 1575’te Tophane sırtlarında olduğu düşünülen rasathane kuruldu. Takiyüddin, Rasathane’ye yeni gözlemlerin yapılacağına işaret eden “Darür-Rasadü’l Cedid” yani “Yeni Gözlem Evi” ismini verdi. Burada yeni bir zic hazırlanacaktı ancak bunun için uzun bir gözlem programı gerekiyordu. Fakat rasathanenin ömrü kısa sürdü.

1577 yılının Kasım ayında İstanbul semalarında bir kuyrukluyıldız gözüktü. Takiyüddin de bu kuyrukluyıldızı fark ediyor ve 40 gün boyunca kuyrukluyıldız geçişini gözlemliyor. Kuyrukluyıldız’ın geçişi ise Şehinşahname’de resmedilmiştir. Takiyüddin, bu gözlemi sonucunda kuyrukluyıldızın görülmesinin III.Murad’a iyi şeyler getireceğini ve o zamanlarda olan Osmanlı ile İran arasında olan savaşta, Osmanlı’ya başarı getireceğini söylüyor. Ancak Takiyüddin’in bu düşüncesi gerçekleşmiyor. Osmanlı-İran savaşı başarısız oluyor ve o zamanlarda veba salgını başlıyor. Veba salgınıyla birlikte bazı önemli insanların vefatı üzerine bu olumsuzluklar kuyrukluyıldızın geçişine bağlanıyor. Bu olumsuz olaylar yüzünden rasathaneye ve dolayısıyla Takiyüddin’e tepki geliyor.

İstanbul semasında 1 ay boyunca görülen, Takiyüddin tarafından gözlemlenen Kuyruklu Yıldız

Dönemin Şeyhülislamı Kadızade Şemseddin Ahmed Efendi, III.Murad’a “Gözlem yapmak uğursuzluktur. Göklerin gizemini aydınlatmaya saygısızca yeltenmenin korkunç sonuçları herkesçe bilinir. Bu işe girişen hiçbir ülke yoktur ki, bayındır iken harap ve devlet teşkilatı yerle bir olmasın.” şeklinde bir fetva göndermiştir. Bunun üzerine III.Murad, Kılıç Ali Paşa’ya 22 Ocak 1580 tarihinde rasathanenin yıktırılmasını emrediyor ve rasathanenin faaliyetine son veriliyor.

Rasathane’nin Yapısı

Rasathane’nin yapısıyla ilgili doğrudan bir kaynak bulunmuyor. Ancak Şehinşahname’de bulunan Alaaddin Mansur isimli şairin Rasathane ile ilgili yazdığı şiirden, eserde bulunan minyatürlerden ilgili çıkarımlarda bulunabiliyoruz. Bilim Tarihçimiz Aydın Sayılı bu şiiri Türkçe, İngilizce ve Farsça olarak Belleten Dergisi’nde yayımlamış. Okurken masal okuyormuş gibi hissediyorsunuz, bir şu masala bakın derim. ?

“Alat-ı Rasadiyye li Zic-i Şehinşahiyye” isimli eser ise rasathanedeki gözlem aletleriyle ilgili oldukça detaylı bilgiler veriyor. Bu eserden de rasathanenin yapısıyla ilgili çıkarımlarda bulunabiliyoruz. Aynı zamanda Mühimme Defterlerinde Rasathane ile ilgili belgeler bulunuyor. Tarihçi İsmet Miroğlu’nun Tarih Enstitüsü Dergisi’nde yayımladığı bu belgelere baktığımızda Rasathane’nin küçük olduğu ve yeteri kadar odalarının olmadığını ve o tarihte Rasathane’nin kurulmuş olduğunu ancak inşaatının devam ettiğinin anlaşıldığını söylüyor.

Verilmiş olan minyatürlerde ise rasathanenin, biri kiremitli çatıdan ve kubbeli bir binadan oluşan iki binadan oluştuğunu anlıyoruz. Ayrıca Alaaddin Mansur, şiirinde Rasathane’de çalışan 15 kişi olduğunu söylüyor. Rasathane’de çalışan kişilerin farklı vazifeleri olduğu da biliniyor. Bunu verilen minyatürlerde de görüyoruz. Aletlerle ilgilenenler ve gözlem sonuçlarını defterlere not eden vazifeli çalışanları görüyoruz. Ayrıca Takiyüddin’in yardımcısı da bulunuyor. Yani toplamda 16 kişinin çalıştığı varsayılıyor. Ve belgelerden ve minyatürlerden anlaşıldığı üzere, Rasathane’de matematik ve astronomiyle ilgili kitapların yer aldığı bir koleksiyon bulunuyor.

14 Cemaziyelahır 987 (8 Ağustos 1578), Başbakanlık Arşivi, Mühimme Defteri nr. 40, sf. 169

İsmet Miroğlu’nun çalışmasında bahsettiği ve benim de oldukça hoşuma giden, bilimin ve coğrafyanın etkileşimini ortaya koyan bir belgeden bahsetmek istiyorum. 8 Ağustos 1578 tarihli belgede, Takiyüddin’in Mısır Beylerbeyi’ne göndermiş olduğu bir ricasıyla karşılaşıyoruz. “Rasathane’deki ağaçtan yapılan bazı aletlerin, İstanbul’un rutubetli havasına dayanamadığından ve kısa zamanda bozulduğundan dolayı rasat işlerinin sekteye uğradığını ve bunun için kuru bir iklime sahip olan Mısır’da yetişen ağaçlardan ihtiyacını karşılayacak kadar kesilip İstanbul’a acele olarak gönderilmesini rica etmiştir.”

“Rasathane kurucusu olan bilge Astronom
Rasathaneyi öyle sağlam temeller üzerine kurdu ki
Zamanımızda, astronominin bilgi sevenler arasındaki itibarı yükselerek din ilimleri gibi rağbet görmeye başladı.
……
Bu kıvrak kalemli insanın adı Takiyüddin’dir.
Hesapla ilgili ilimlerde kalem ona tamamen ram olmuş durumdadır.
…….
Şehinşah, ansızın Rasıdı Takiyüddin’e şöyle buyurdu;
“Bilge kimseler merak edip soruyorlar;
Ey nükteli, şuurlu ve olgun insan,
Rasat işi ve sonuçları ne âlemde, anlat bakalım. 
Felekten kılı kırk yararcasına düğümler çözdün mü?”
Alaaddin Mansur’un şiirinden…

Bir sonraki yazıda meşhur mesele, ‘Takiyüddin ile Tycho Brahe’nin benzerliği’nden bahsedeceğim. Takipte kalın!:)

  • Bir, Atilla, Kaçar, Mustafa, Acar, Şinasi Takiyüddin er- Rasıd’ın Gözlem Araçları: Alat-ı Rasadiye li Zic-i Şehinşahiye, İş Bankası Kültür Yayınları, 2010
  • Danışan, Gaye Türkiye’de Gözlemevleri ve Astronomik Gözlemler, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2009
  • Sayılı, Aydın “Alâüddin Mansur’un İstanbul Rasathanesi Hakkındaki Şiirleri”, Belleten, Cilt 20, Ankara 1956
  • Ünver, Süheyl İstanbul Rasathanesi, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1985
  • Miroğlu, İsmet İstanbul Rasathanesine Ait Belgeler, Tarih Enstitüsü Dergisi, 3, 75-82, 1972
  • Dizer, Muammer “Osmanlıda Rasathaneler”, Fatihten Günümüze Astronomi, Prof. Dr. Nüzhet Gökdoğan Sempozyumu, İstanbul 1994

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir